10 Şubat 2011 Perşembe

Aşılama nedir ve nasıl yapılır?

Nedeni bilinmeyen kısırlık vakalarında, doğal yollarla bebek sahibi olamayan genç çiftlerde gerçekleştirilen ilk uygulama aşılamadır (artifisiyel inseminasyon). Aşılama erkekten alınan spermin, kadının vajinasına bıraklıması ile uygulanan bir yöntemdir.
Aşılama nedir ve nasıl yapılır?

Nedeni bilinmeyen kısırlık vakalarında, doğal yollarla bebek sahibi olamayan genç çiftlerde gerçekleştirilen ilk uygulama aşılamadır (artifisiyel inseminasyon). Aşılama erkekten alınan spermin, kadının vajinasına bıraklıması şeklinde uygulanan bir yöntemdir.

Bebek sahibi olmada güçlük çeken ve 1 yıl korunmasız ilişkiye rağmen gebe kalamayan çiftlerde kısırlık (infertilite) problemi söz konusu olabilir. Bu problemin araştırılmasında ilk aşama, erkekte sperm analizi, kadında hormon tetkikleri ve rahim filmidir. Bu tetkiklerin hepsinin normal çıktığı ve altta yatan bir problemin bulunamadığı genç hastalarda aşılama (bilimsel adı ile artifisiyel inseminasyon) ilk uygulama olmalı.
Aşılama kabaca tanımlanacak olursa, spermleri, kadın üreme sistemi içine, cinsel ilişki dışında herhangi bir yöntemle bırakma işlemidir. Tarihi belki de insanlık kadar eski olmakla birlikte modern anlamda ilk kez 1900'lerin başında hayvanlarda uygulandı. Veteriner hekimlik uygulamalarında çok eskiden beri kullanılan bir tekniktir.
İntraservikal (ICI) ve intrauterin (IUI) olmak üzere 2 tip aşılama (inseminasyon) vardır.

İntraservikal inseminasyonda (ICI), taze ve hiçbir muameleden geçmemiş meni, enjektör ya da özel kanül yardımıyla rahim ağzına ya da vajinaya bırakılır.

İntrauterin inseminasyonda (IUI), ise sperm yıkaması etkiyi artırır. Yıkanmış yani bir takım kimyasal maddeler ile muamele edilmiş meni yine özel kanüller ve enjektörler yardımıyla direkt olarak rahim içine verilir. Her iki uygulama türü de ağrı veren işlemler değildir.

Aşılamanın şartları nedir?

Başarılı bir aşılama (inseminasyon) için bazı şartlar vardır. Öncelilikle spermin dölleyebileceği bir yumurta olmalı. Yani kadında yumurtlama (ovülasyon) problemi bulunmamalı. Yumurtlama bozukluklarda kadında önceden yumurtlamayı uyarıcı ilaçlar kullanılarak (kontrollü ovarian hiperstimülasyon) ve çatlatma iğneleri yardımıyla bu sorunun üstesinden gelinir. İkincisi tüpler yumurta ve spermin buluşmasını sağlayabilmeli. Rahim filmi açık olduklarını göstermeli.
Ayrıca erkeğin sperm analizi sonuçları normal ya da en azından normale yakın olmalı. Menisinde hiç sperm olmayan ya da çok az sperm bulunan kişilerde aşılama (inseminasyon) fayda sağlamaz.
Son olarak ise oluşan bir gebeliğin tutunmasını engelleyecek endometrial (rahim içini döşeyen zarda) bir patoloji olmamalı.

Özetleyecek olursak aşılama (inseminasyon) için gereken şartlar:
Meni (Semen) analizi normal olmalı
Endometrial (rahim içini döşeyen zarda) patoloji bulunmamalı
Ayrıca
Normal cinsel ilişkinin mümkün olmadığı durumlara
Sperm hareketliliğinin az olduğu hallerde
Servikal faktörün (kadının rahim ağzında oluşan salgının erkeğin spermine hareket kabiliyeti sağlayamadığı durum) bozuk olduğu durumlarda
Anti sperm antikorların varlığında da aşılama (inseminasyon) yararlı olabilir.
Aşılamanın (inseminasyonun) normal cinsel ilişkiye olan üstünlüğü servikal faktörü ortadan kaldırması ve spermlerin kat etmesi gereken yolu azaltması. Bazı durumlarda rahim ağzından salgılanan sıvı spermlerin rahim içine geçişine engel olabilir. Aşılama  (inseminasyon) bu gibi durumların varlığında önemli avantajlar sağlar.

İşlem nasıl yapılır?

Aşılamaya karar vermeden önce çiftin her ikisinin de kısırlık (infertilite) açısından bütün tetkikleri yapılmış olmalı. Eğer Ovülasyon indüksiyonu (yumurtalıkların uyarılması) yapılacaksa uygun ilaçlarla bu sağlanmalı ve seri ultrasonografilerle yumurta hücresi gelişimi saptanmalı. Bu hücre ya da hücreler yeterli boyuta ulaştığında çatlatma iğnesi yapılmalı. İdeal olarak bu iğneden 32 - 36 saat sonra aşılamanın (inseminasyon) yapılması. Eğer gerek görülürse ultrason takipleri esnasında kanda östrojen değerlerine bakılabilir. Ovarian hiperstimülasyon sendromu (yumurtalıkların tedaviye aşırı cevap vermesi) gelişir ya da gelişme şüphesi uyanırsa tedaviye ara verilebilir.

İşlem gününden önce en az 3 gün süreyle erkek herhangi bir şekilde cinsel ilişkiye girmemiş ve boşalmamış olmalı. İşlem günü erkek klinikte semen örneği verir. Bunun için tercih edilmesi gereken yöntem mastürbasyondur. Mastürbasyon esnasında kayganlaştırıcı vb. maddelerin kullanılması sperm kalitesini bozabileceğinden bu konuya dikkat edilmeli. Elde edilen semen örneği belirli kimyasal maddelerle işlemden geçirilip hazırlandıktan sonra (yıkama), aşılamaya (inseminasyona) hazır hale gelir. Kadın jinekolojik muayene pozisyonunda uzanır. Spekulum takılır, serum fizyolojik ile temizlik yapıldıktan sonra uygun katater rahim ağzından, rahim içine ilerletilir. Enjektöre çekilmiş olan semen yavaş ve dikkatli bir şekilde bu katater vasıtasıyla rahim içine verilir. Daha sonra katater ve spekulum çıkartılır. Bir miktar semenin dışarıya geri gelmesi normaldir.

Aşılama (inseminasyon) ağrılı bir işlem değil. İşlemden sonra kadın 10 - 15 dakika kadar uzanır ve daha sonra normal hayatına dönebilir. Şart olmamakla birlikte hastaya progesteron desteği verilebilir. Aşılamadan sonraki ilk 24 - 48 saat ağır fiziksel aktiviteden kaçınılması önerilir. Ancak yatak istirahati gerekli değil.
İşlem sonrası 2 hafta içinde adet görülmez ise gebelik testi yapılır. Testin pozitif olması durumunda uygun şekilde gebelik takiplerine başlanır. Negatif olması durumunda kadının adet kanamasının 3. günü yeni bir deneme için ilk ultrason incelemesine çağırılır.

Aşılama başarı oranları

ICI günümüzde pek uygulanmayan bir teknik olup normal cinsel ilişkiye oranla gebelik şansını sadece %2 civarında arttırır.
IUI altta yatan kısırlık (infertilite) nedenine bağlı olarak normal ilişkiye oranla %5 - 20 artış sağlayabilir. Şans uygulama sayısı arttıkça biraz daha artar. Teorik olarak bir sınır olmamakla birlikte 6 - 7 seferden fazla denenmemesi öneriliyor.
Eğer evlilik ve kısırlık (infertilite) süresi uzunsa aşılama denenmeden direkt tüp bebek ve mikroenjeksiyona geçilebilir.

Tüp bebek tedavisi nasıl yapılır?

Tüp bebek tedavisi nasıl yapılır?

Yukarıda bahsedilen üremeye yardımcı tedavi yöntemleri, yumurtanın döllenme şekline, spermin elde ediliş yoluna, hücrelerin rahim içine verilişine göre farklılıklar göstermektedir. Hepsinde ortak özellik yumurtanın geliştirilmesi ve toplanması safhalarının aynı olmasıdır.
Üremeye yardımcı tedaviler 4 basamakta uygulanan bir süreçtir:

    * Yumurtalıkların ilaçlarla uyarılması ve yumurta geliştirilmesi
    * Yumurta toplanması
    * Sperm ile yumurtanın döllenmesi, yani embryo oluşması
    * Embriyo transferi

Yumurta gelişiminin sağlanması:

Hastaların gebelik şanslarını artırmak için kendiliklerinden geliştirecekleri bir adet yumurtayı kullanmaktansa, hem yumurta sayısını arttıran hem de folliküllerin yumurta toplanma işlemine kadar çatlamadan beklemesini sağlayan ilaçlarla yumurtalıkların kontrollü olarak uyarılması ilk tercih edilen yöntemdir. (Folliküller yumurtalıklarda gelişen ve yumurtaları barındıran içi sıvı dolu keseciklerdir.)

İlaçla tedavi sırasında, yumurtalıkların verdiği cevabın görülmesi ve yan etkilerden korunmak için hastaların dikkatli takibi gerekmektedir. Bu amaçla adet kanamasının 2. gününden, en geç 3. gününden başlayarak düzenli aralarla yapılan ultrason takipleriyle, yumurtalıklarda oluşan yumurta keseciklerinin (folikül) gelişimi ve rahim içi dokunun (endometrium) kalınlık ve kalitesi izlenir. Gerekirse doz ayarlamaları yapılır. Bu uyarılma süreci yaklaşık 10-12 gün sürer. Gelişen folliküllerin sayı ve büyüklükleri, rahim içi tabakasının kalınlık ve kalitesi, kanda östradiol (E2) hormon düzeylerinin takibi ile istenilen gelişme elde edildiğinde bir sonraki basamak olan yumurta toplama işlemine geçilir. Yumurtaların son olgunlaşmasını sağlamak için ayrı bir ilaç verilerek (Pregnyl) yumurta toplamanın günü ve saati tesbit edilir.

Yumurta toplama:

Yumurta toplama işlemi, ultrason klavuzluğunda uygulanır. Bu işlem, ameliyathane şartlarında, hafif bir anestezi altında, ağrısız olarak gerçekleştirilir. Özel bir iğne ile vaginal yoldan yumurtalıklara ulaşılarak follikül içindeki sıvı boşaltılır ve mikroskop altında yumurta aranır. Yumurta hücresi bulunamazsa follikül içi yıkanır ve elde edilen sıvıda tekrar yumurta aranır. Toplanan yumurtalar döllenme işlemi için özel ortama alınır. Bu aşamada her follikülden yumurta çıkmayabilir veya elde edilen her yumurta olgunlaşmış olmayabilir.

Döllenme (Fertilizasyon):

Erkekten alınan sperm örneği laboratuvarda işlemden geçirilerek sağlıklı olanlar ayrılır. Tüp bebek yöntemi kullanılıyorsa, yumurtalar spermler bir araya getirilir veya mikroenjeksiyon uygulanıyorsa spermler yumurta içine enjekte edilir, bu icsi olarak anılır. Daha sonra kadın vücudundakine benzer şartlarda özel ortamda beklemeye alınır. Anne ve babadan gelen hücrelerin birleşmesi ile oluşan yeni yapıya embriyo adı verilir.

Embriyo transferi (ET):

Embriyoların laboratuar ortamından alınarak rahime verilmesi işlemine embriyo transferi adı verilir. Bu nakil işlemi için ince bir plastik araç kullanılır. Anestezi gerektirmeyen kısa bir uygulama ile rahim içine bırakılan embriyoların bundan sonra kendi kendilerine gelişmeye devam ederek rahime tutunmaları beklenir.
Embriyo transferinde kullanılan embriyolardan sonra elde kalan iyi gelişme gösteren embriyolar dondurularak daha sonra kullanım için saklanabilir. Embriyoların donma ve çözülme işleminden sonra canlılıklarını koruyabilme oranları %50'dir. Donmuş embriyolar, taze embriyolardan daha düşük oranda gebelik oluşturmalarına rağmen, ikinci bir gebelik şansı vererek toplam gebelik oranlarını arttırmakta ve maliyeti düşürmektedir.

TÜP BEBEK NEDİR ?

Hayatımıza son 20 yılda giren ve bizim için hızla sıradan bir yöntem haline gelen tüp bebek uygulaması nedir ve nasıl yapılır? Sorularınızın cevabını burada bulabilirsiniz.

Tüp bebek uygulamasını kısaca özetlemek gerekirse, kadın ve erkeğe ait üreme hücrelerinin vücut dışı koşullarda döllenme işlemi diyebiliriz.

Bu yöntemde erkek ve kadın üreme hücreleri vücut sıcaklığındaki, uygun bir ortamda 48 saat bekletilir. Bu sürede elde edilen yumurtaların yaklaşık yarısında döllenme oluşur. Bu döllenmiş yumurtalar embriyo (cenin) olarak adlandırılır ve son hedef olan kadın rahmine yerleştirilir.

Embriyolar rahim içerisine rahim ağzından ince bir katater ile yerleştirilir. Bu işlemler sonucu kadınların yaklaşık %50’sinde gebelik oluşur. Ancak bu gebeliklerin bir kısmı düşük ile sonlanır. Tedaviye giren çiftlerin uygulama başına yaklaşık % 40’ında çocukları olur. Bu oran birçok uygulama sonucu % 70 – 80’lere çıkabilir. Geri kalan % 20 – 30’luk grup modern tıbbın bütün olanaklarına rağmen günümüzde çocuk sahibi olamaz.
Tüp bebek yöntemlerinde çeşitli ilaçlarla (Gonal-F, Puregon, Menogon) kadının yumurtalıklarının uyarılması sağlanır. Yumurtalıkların uyarılmasının amacı, embriyo oluşturmaya aday çok sayıda yumurta elde etmek. Çok sayıda embriyonun rahim içine yerleştirilmesinin (embriyo transferi) gebelik şansını artırdığı görüldü (gebelik oranları, bir embriyo yerleştirildiğinde yaklaşık %10, üç embriyo yerleştirildiğinde ise %40 -50 civarında).

Tüp bebek hakkında genel bilgiler

Tüp bebek, klasik yöntemler ile gebe kalamayan kadınlarda uygulanan bir tedavi şekli. Erkek (sperm) ve dişi (yumurta) döl hücrelerinin laboratuar koşullarında birleştirilmesi sonucunda oluşan embriyoların, rahime transferi ilkesine dayanır. Laboratuar koşullarında gerçekleştirilen döllenme, kendiliğinden (in vitro fertilizasyon) ya da insan eliyle, tek yumurta içine tek sperm verilmesi ile (mikroenjeksiyon) sağlanır.
Tüp bebek, önceleri enfeksiyon veya cerrahi işlem sonucunda tüplerinde kalıcı hasar oluşan kadınlarda uygulanmaya başlanmış, kısa bir süre sonra ise, kısırlığa yol açan diğer nedenlerin tedavisinde de kullanılır hale gelmiş. Bugün, endometriozis, nedeni açıklanamayan kısırlık olguları ve erkeğe bağlı kısırlıkta, tüp bebek yöntemleri ile başarılı sonuçlar alınır.

Özellikle son yıllarda uygulanmaya başlanan mikroenjeksiyon, sperm sayısının çok düşük olması ve hatta menisinde hiç sperm olmamasına karşın, testisinde sperm bulunan erkeklerin tedavisinde bir devrim olarak nitelendiriliyor.

Tüp Bebek Yapma

YARDIMCI ÜREME TEKNİKLERİ:


Çocuk sahibi olma konusunda herhangi bir problemle karşılaşan çiftlerde çeşitli tetkikler ile bu olumsuzluğun nedeni araştırılır. Belirlenen nedene yönelik çeşitli ilaç tedavileri ya da cerrahi tedavi uygulanır. Bu girişimlerden sonuç alınamadığı taktirde, yardımcı üreme teknikleri olarak da bilinen Tüp Bebek mikroenjeksiyon veya TESE yöntemlerine başvurulur. Çiftlerin çoğu için bu yöntem en son ve en iyi ümit kaynağıdır.

İN VİTRO FERTİLİZASYON VE EMBRİYO TRANSFERİ (IVF-ET) NEDİR ?

In vitro fertilizasyon; kadının yumurtalıklarından bir ya da daha çok sayıda olgun yumurta hücresinin alınarak, bunların kadının eşinden alınan sperm ile vücut dışında özel bir ortamda döllenmesidir. Embriyo transferi ise döllenen bu yumurtaların rahime yerleştirilmesidir.

IVF - ET YADA MİKROENJEKSİYON YÖNTEMİNİN AŞAMALARI

* 1- Hormonların baskılanması
* 2- Yumurtalıkların uyarılma aşaması (yumurta üretilmesi için ilaçlar kullanılır), (ovulasyon indüksyonu)
* 3- Yumurta hücresinin gelişimini izleme aşaması (ultrasonografi, gerekirse hormon testi)
* 4- Yumurta hücresini toplama aşaması (OPU)
* 5- Yumurta hücresinin döllenme aşaması
* 6- Döllenmiş yumurta hücresinin (embriyo) rahime yerleştirilme aşaması
* 7- Gebelik testi ve izleme aşaması

Bu işlemler hastanede yatışı gerektirmez. Her hastanın, aldığı tedaviye kendine has bir cevabı olacağı ve her tüp bebek tedavi döneminin farklı sonuçlanabileceği unutulmamalıdır. Bu da tedaviye diğer hastalardan daha farklı bir cevap vereceğiniz ve aynı zamanda bir tedavi dönemindeki cevabınızın, bir sonraki tedavinizden farklı olabileceği anlamına gelmektedir. Bu nedenle size uygun olan tedavinin ve yapılan testlerin diğer hastalardan zaman zaman farklı olacağını göreceksiniz. Lütfen test sonuçlarınızı ve tedavi planınızı diğer hastalarınki ile karşılaştırmayınız. Diğer hastalarla bir çok ortak sorununuz olmasına rağmen, unutmayın ki tüp bebek tedavisi çok özel bir konudur ve bazı hastalar bu konuyu tartışırken kendilerin rahat hissetmeyebilirler.

I. HORMONLARIN BASKILANMA AŞAMASI
1. Hormonlar neden baskılanır
Kadının yumurtalıklarında bir aylık normal süreçte sadece, bir yumurta olgunlaşarak yumurtlamaya hazır hale gelir. Ancak bizim amacımız, birden fazla (en az 3) olgun yumurta hücresini oluşturarak döllenme şansını arttırmaktır. Bu nedenle normal süreç baskılanarak engellenir.

2. Hormonların baskılanma aşamasının özellikleri

* a. Bu amaçla kullanılan ilaçlara adetin 21. günü başlanır; yaklaşık 10-20 gün tek başına kullanılır, daha sonra hiç kesmeden, yumurta toplanmasından 36 saat önce verilecek olan Profasi, Choragon veya Pregnyl isimli ilacı alana kadar da, yumurta üretmek için kullanılacak diğer ilaçlarla (gonadotropin) birlikte devam edilir.
* b. İlaçların her gün ayrı saatte alınması gerekmektedir. Gonadotropin iğnelerine başlayınca bu ilaçların dozu değişir ya da kesilir.
* c. Sprey tarzındaki ilacı kullanan kadınların, burun tıkanıklığına yol açan herhangi bir sorunu olmamalıdır.
* d. Bu tedaviyi kullanırken; başlayacak olan adet kanamasının ikinci günü ya da ilacın 10.-12. günleri arasında estradiol seviyesi tayini ve ultrasonografik inceleme için kontrole geleceksiniz. Eğer adet kanamasının ikinci günü hafta sonu veya resmi tatil günlerine denk geliyor ise kullanmakta olduğunuz ilacı kesmeden Pazartesi veya ilk resmi mesai günü sabah saat 08'de kontrole geleceksiniz.

3. Hormonları baskılamak için kullanılan ilaçlar (Gonadotropin Releasing Hormon Analogları)
Synarel, Suprecur, Suprefact burun sipreyleri Decapeptyl 0.1 ve 0.5 mg amp, Decapeptyl depot implant Lucrin günlük uygulanan flakon, Lucrin depot implant
Zoladex depo implant
Suprecur günlük uygulanan Flakon

İlaç Dozu :
HaStanın yagına ve daha önceki uygulamalarda verdiği cevaba göre ayarlanır.


İlacın Yan Etkileri :
· Sıcak basması
· Cinsel istekte azalma
· Nadiren deride kızarıklık, kaşıntı

Kullanım Şekli :
Kas içi, cilt altı ya da burun spreyi şeklinde uygulanırlar.


II. YUMURTALIKLARIN UYARILMA AŞAMASI

1. Yumurtalık Neden Uyarılır?
En az 3 yumurta hücresinin gelişip olgunlaşmasını sağlamak ve böylece döllenme şansını arttırmak için uyarılır.

2. Yumurtalıkları Uyarma Aşamasının özellikleri

* a. Bu amaçla kullanılan ilaçlar 7-20 gün süre ile kullanılır.
* b. İlaç kullanılırken ultrasonografi ile (gerekirse kan testleri (E2-LH), yumurta hücresinin gelişimi izlenilir.c. Yumurta hücresinin gelişimi tamamlandığında; yumurtlamayı uyarmak için "Profasi", "Pregnyl", "Choragon" 5.000 üniteden iki adet olmak üzere, 10.000 ünitelik (iki toz bir su) enjeksiyon yapılır.

3. Yumurtalıkları Uyarmak İçin Kullanılan İlaçlar
Gıonadotropinler:
FsH ve LH içerirler. Gonal-F, Puregon, Metrodin- HP, Pergonal, Humegon, Menogon; birçok yumurtanın gelişimini sağlamak için günde bir veya iki defa enjeksiyonla verilirler.
Pergonal, Humegon ve Menogon aynı ilacın farklı isimdeki formlarıdır. Bu ilaçlar benzer ilaçlardır. Gonadotropinler arasında Gonal-F, Metrodin-HP ve Puregon isimlerine sahip daha saf ilaçlar da mevcuttur. Pergonal, Humegon ve Menogon sadece kas içi enjeksiyonla uygulanabilirken daha saflaştırılmış ilaçlar
Gonal-F, Metrndin-HP ve Puregon daha az acı veren subkütan (deri altına) enjeksiyonla uygulanabilir.

İlaç Dozu:
Hastanın yaşı, kilosu ve yumurta hücresinin gelişimine bağlı olar kullanılır,

İlacın Yan Etkileri:
· Allerjik hassasiyet
· Ağrı
· Enjeksiyon alanında ödem yada kızarıklık.
Bu ilaçlar ampüller içinde toz halinde ya da flakonlar içinde sıvı şeklinde gelebilir; sulandırılmaları gerekebilir. Birkaç ampül ya da flakon bir şırınga içinde bir veya birkaç su ile sulandırılabilir.

Kullanım Şekli:
Adale(kas) içine ya da cilt altına yapılır.
Bazen doktorunuz lucrin, decapeptyl, suprecur veya zoladex isimli ilaçları kullanmayıp, adetinizin ikinci gününden itibaren gonadotropin ilaçlarına başlayacak ve bu ilaçlara devam ederken adetinizin 7. gününden itibaren de Cetrotide veya Orgalutran ismindeki ilaçlara başlayacaktır. Bu ilaçlar günde bir defa cilt altına yapılmak üzere programlanacaklardır Geri kalan takip ve tedavi şemasında belirgin bir farklılık bulunmamaktadır.



III. YUMURTA HÜGRESİNİN GELİŞİMİNİN İZLENME AŞAMASI

1. Yumurta Hücresinin Gelişimi Neden İzlenir?
Yumurtlama zamanını kontrol etmek ve böylece yumurtaları kendiliğinden atılmadan önce toplamak.

2. Yumurta Hücresi Gelişimi Nasıl İzlenir?
Ultrasonografi ile (gerekirse kan testleri (E2-LH)) yumurta hücresinin gelişimi izlenir. Beş günlük yumurtalıkları uyarma tedavisinden sonra tüp bebek merkezinde transvajinal ultrasonografi yapılacaktır. İdrar torbanızı boşaltmanız ve daha sonra muayene odasına geçmeniz istenecektir. Muayene odasında belden aşağıdaki çama,şırlarınızı çıkarmanız istenecek ve vajinal prob vajen içine yerleştirilecektir. Bu işlem sizi rahatsız etmeyecektir. Vajinal probun üzerine görüntü almamızı kolaylaştırmak amacıyla uyguladığımız jelden dolayı işlem sonrasında bir miktar vajinal akıntınız olabilir.

Folliküller, yumurtalıklar içinde bulunan içi sıvı dolu yuvarlak keselerdir. Bu nedenle ultrasonografi ekranında siyah daireler olarak görülürler. Genellikle her follikül içinde bir yumurta bulunur. Yumurtalar gözle görülmez. Follikül sayısı yumurta sayısı ile ayrı değildir. Biz folikül gelişimini ve gelişen follikül sayısını takip etmek için sizi kontrollere çağırmaktayız. Tedavinin altıncı gününden itibaren, kan estradiol seviyenizi tespit etmek amacıyla,günlük kan örneğiniz alınacaktır. Estradiol seviyenize göre o öğleden sonraki ve bir sonraki günün sabahında alacağınız tedaviniz planlanacaktır. Estradiol folliküllü oluşturan hücreler tarafından üretilir. Eğer estradiol seviyeniz hızla yükselirse ek olarak kanda progesteron vs LH düzeylerine de bakılabilir. Öğleden sonra erkenden doktorunuzu:ş laboratuar sonuçlarınızı değerlendirebilmesi için, sabah zamanında laboratuara kan örneğinizi vermeniz son derece önemlidir. sonuçlarınız değerlendirildikten sonra ilaç dozajında yapılacak herhangi bir değişiklik size mutlaka bildirilecektir. Kendi değerlerinizi diğer hastaların değerleriyle karşılaştırmamanız son derece önemlidir. Böyle bir durum, yersiz endişelere sebep olabilir. Her kişi ilaç tedavisine farklı cevap verecektir. Ultrasonografi yaparken ve kan örneğinizi değerlendirirken özellikle bir değer aramıyoruz. Biz yapmış olduğumuz ultrasonografiler ve kan değerleri arasındaki ilişkiyi değerlendiriyoruz. Doktorunuz sonuçlarınızı değerlendirecektir ve herhangi bir problem mevcutsa bunu ilk size bildirecektir.


3. Yumurta Hücresi Gelişimini Tamamlayınca Ne Yapılır ?
Folikül gelişimi tamamlandığında yumurtlamayı uyarmak için hCG ("profasi", "Pregnyl" veya "Choragon") enjeksiyonu yapılır. Bu ilaçlar doğal bir hormon olan hCG içerir ve kadında yumurtlamaya neden olur.

İlaç Dozu :
Yumurta üretmek için kullanılan ilacın en son dozundan genellikle 24 saat sonra, yumurta sayısına yada gereğinde bakılan hormon düzeyine göre 5000 ya da 10.000 IU uygulanır. Bu enjeksiyon, yumurta toplamadan yaklaşık 36 saat önce, akşam geç saatler. yapılır. Bu tedavi gelişen yumurtaları olgunlaştırır ve yumurtlamayı başlatır. hCG enjeksiyonunun zamanlaması çok önemlidir ve bizim belirttiğimiz zamanın 30 dakika içerisinde uygulanmalıdır. Genellikle hCG enjeksiyonlarını gece saatlerinde yaptırmaktayız ve yumurta toplama işlemini de bu enjeksiyonun yapılmasından tam 35-36 saat sonraya planlamaktayız. Bu yaptıracağınız son ilaç enjeksiyonudur. Bundan sonra yumurta toplama işleminize kadar herhangi bir ilaç kullanmayacaksınız.

Yan Etkileri :
· Karın bölgesinde hassasiyet
· Sıcak basması
· Enjeksiyon bölgesinde hassasiyet

hCG verildikten sonra yumurtalıkların büyümesine bağlı olarak birçok hasta karnında rahatsızlık hisseder ve yumurtladıklarını düşünürler. sizi çok yakından takip ettiğimize emin olmalısınız; yumurta toplama işleminden önce yumurtlama ihtimaliniz oldukça düşüktür.

Kullanım şekli :
Adale (kas) içine uygulanılır.
Önemli not: Eğer infertilite probleminiz, eşinizin menisinde sperm hücresi bulunmamasından kaynaklanıyor ise (yani eşiniz azospermik ise); hCG enjeksiyonu yapıldıktan sonraki gün eşinizin yumurtalıklarından ( testislerinden) ufak bir operasyon ile bir miktar doku parçası alıp sperm hücresi bulmaya çalışacağız. Bu yönteme TESE dendiği daha önce belirtilmişti. Bu içlem için size bir randevu verilecektir. Eşiniz bu işlem için sabah saat 09:00'da merkezimize gelecektir. Bu işlem için bayların aç olmasına gerek yoktur ve işlem sonrasında eşiniz hemen taburcu edilip günlük aktivesine geri dönebilecektir.Eğer bu işlem sonrasında düşük bir ihtimalle de olsa sperm hücresi bulamaz isek, o zaman yumurta toplama işleminin iptal edilmesi konusunda görüşmemiz gerekecektir.

IV. YUMURTA HÜCRESİNİN TOPLANMA AŞAMASI
Yumurtaların toplanması için kullanılan birkaç yöntem vardır. Kliniğimizde ultrason aracılığıyla doğrudan iğne aspirasyonu kullanılmaktadır. Bu işlem sırasında vajen lokal olarak uyuşturulur ve hanımlar ağrı duymazlar. Yumurta toplama işleminden önce bir görevli size hazırlanmanız için eşlik / edecektir. Hazırlanma öncesinde lütfen mesanenizi tamamen boşaltmaya dikkat ediniz. Epidural anestezi planlandı ise anestezi doktoru anestezi ile ilgili bütün sorularınızı cevaplandıracaktır. Bütün hazırlıklar tamamlandıktan ve serum takıldıktan sonra operasyon odasına alınacaksınız ve orada operasyon masasına uzanmanız istenecektir.

1. Vajinal Ultrasononografi ile yumurta toplanması
Küçük bir cerrahi yöntemdir. İşleme başlamadan önce kadına sakinleştirici bir ilaç uygulanır. İşlem lokal anestezi altında yapılır. Vajinal ultrasonografi probu hazneye yerleştirilir. Ultraronografik görüntü yardımıyla yumurtalıklara ulaşılarak olgunlaşmış yumurtalar toplanır. Yumurtaların toplanması ortalama 20-30 dakika sürer. Toplanan yumurta sayısı kadından kadına değişmekle beraber ortalama 3-1s adettir. Yumurtalar toplandıktan sonra lekelenme tarzında az miktarda kanama, kasık ağrısı olabilir.

2. Yumurta toplama İşleminden Önce Dikkat Edilecek Noktalar
· Bir gece önceden gaz yapıcı yiyecekler yenmemeli.
· 9aat 24'ten sonra hiçbir şey yenmemeli.
· Erkek 3 gün önce boşalmış olmalı ve 3 gündür cinsel perhizde olmalı.
· Sperm örneği de alınacağı için yumurtaların toplanacağı gün eşle birlikte gelinmeli.
· Yumurta toplandıktan sonra; olası herhangi bir enfeksiyonda korunmak için antibiyotik kullanılması gerekebilir.
Takibinizin yapılması için kalmanız gereken süre hastadan hastaya farklılık gösterir. IVF tedavisi alan ve yumurta toplanan hastalar yaklaşık olarak 60 dakika gözlem altında tutulurken, epidural anestezi almış hastalar yaklaşık olarak 1-3 saat gözlem altında tutulurlar. Hemşire, durumunuzun iyi olduğuna karar verdikten sonra taburcu edileceksiniz. Yumurta toplama işleminden sonra, kendinizi yeterince iyi hissedince her şeyi yiyip içebilirsiniz. Bu noktada eğer daha önce kullanmanız söylenmedi ise antibiyotiklerini; kullanmaya başlamalısınız.

V. YUMUKTA HÜCRESİNİN DÖLLENME AŞAMASI
1. 1'urrıurta hücreleri toplandıktan sonra laboratuarda özel bir dolapta (inkübatör) bir kültür ortamına koyulur.
2. Bu arada eşin spermi özel bir yıkama tekniği ile hazırlanarak sağlıklı spermler ayrılır.
3. IVF yönteminde yumurta Hücreleri topladıktan 4-6 saat sonra eşten alınan spermler yumurta hücresinin yanına bırakılır.
4. Mikroenjeksiyon yönteminde; yumurta hücresinin içine sağlıklı bir sperm enjekte edilir.

Yumurta toplama işleminden bir sonraki günde, yumurta ve spermler hakkında bilgi vermek amacıyla bizimle telefon ile bağlantı kuracaksınız. Bu noktada çoğu vakada döllenme görülür. Fa;kat embriyo transferi, döllenmiş olan yumurta normal olarak bölünmeye başladıktan sonra yapılabilir ve bu da genellikle döllenmeden bir gün sonra gerçekleşir. Nadir olmasına rağmen IVF' in risklerinden biri de döllenmenin gerçekleşmemesidir. Bazen bunun sebebi bellidir fakat çoğunlukla herhangi bir sebep bulunamaz. Bu olursa takibe devam edilmeyecektir. Bu bulgunun anlamı hakkında doktorunuz ya da embriyoloğunuzla görüşme şansı tanınacaktır.

VI. DÖLLENMİŞ YUMURTANIN (EMBRİYO) RAHİME YERLEŞTİRİLME AŞAMASI:
Yumurta hücreleri alındıktan 24 saat sonra döllenmenin olup olmadığı, 48-72 saat sonra sağlıklı embriyo gelişimi olup olmadığı öğrenilir. Rahime yerleşecek embriyo sayısı kadının yaşına ve döllenmiş olan embriyo sayısına göre değişmektedir. Embriyo transferi yapılacağı günde, randevu saatinizden yarım saat önce A.Ü.T.F Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı Yardımcı Üreme Teknikleri Merkezi'ne başvurunuz. Transferden yaklaşık bir saat önce hafif bir sakinleştirici (diazem 10 mg) alacaksınız. Bu hem sizi rahatlatacaktır hem de uterusun embriyoları atma riskini azaltacaktır. Eşlerin gelmeleri istenilse de, bulunmaları zorunlu değildir. Fakat sizi kliniğe getirecek ve klinikten götürecek birinin varlığına ihtiyacınız olacaktır. Bazen idrara sıkışık olarak gelmeniz istenebilir. Embriyo transfer işlemi yumurta toplama işleminden çok daha kolay gerçekleştirilen ve daha az sıkıntı yaratan aşılama benzeyen bir işlemdir. Vajinaya bir spekulum yerleştirilir. Bazen abdominal ultrasonografi ile değerlendirme yapılır. Daha sonra servikal kanala bir katater yerleştirilir ve uterus içine doğru itilir. Katater uterus içine yerleştirildiğinde kramp tarzında çc' az ağrı hissedebilirsiniz. Daha sonra embriyolar rahim içine bırakılır

Takiben embriyolog bütün embriyoların transfer edildiğinden emin olmak amacıyla kateteri mikroskop altında inceler.

1. Döllenmiş Yumurtanın Rahime Yerleştirilme Aşamasının Özellikleri:
Yöntem basit olup uyuşturma gerektirmez, açılama gibidir. Döllenmiş embriyonun rahime yerleştirilmesi işlemi çoğu kez ağrısızdır. Bir kateter aracılığıyla embriyo rahim içerisine bırakılır. İşlem süresi ortalama 5-10dakikadır.

2. Döllenmiş Yumurta Rahime Yerleştikten sonra Dikkat Edilecek Noktalar:
Kadın ünitede 3-4 saat dinlenmeye alınır. 2 gün yatak istirahatı yapılır.
12 gün Cinsel ilişkide bulunulmaması gerekir. 1 hafta haznenin yıkanmasından kaçınılır.
Yumurtalıklardaki büyüme rahatsızlık vermedikçe, normal fiziksel aktivitelere devam edilebilir.
3. Embriyonun Rahime Yerleştirildiği Gün Başlanan ve Gebelik Testine Kadar Kullanılan İlaçlar:
Profasi- Pregnyl- Choragon:
1.500-2.000 IU 3 günde bir kez ve toplam 3 kez, kas içine yapılır.

Crinon %8 vajinal jel: günde tek uygulama
Progestan: günde 3 kez hazne içine uygulama

Aşağıdakilerden herhangi birisi olursa lütfen doktorunuzla bağlantı kurunuz,
1) 2 saatten fazla süren ve 37.6 °C'nin üzerinde ateşin olması,
2) Aşırı vajinal kanama,
3) Pelvik bölgede anormal ve giderek artan rahatsızlık hissi
4) İdrar yapmada zorluk yada barsak aktivitesinde değişikliğin olması,
5) Bulantı, kusma ya da ishalin olması,
6) Keskin ağrı varlığı,
7) İdrar yaparken yanma hissinin olması,
8) Karında şişlik,
9) İdrar miktarında dikkati çeken azalma,
10) Anormal sırt ağrısı,
11) Nefes darlığı.

VII. GEBELİK TESTİ VE İZLEM AŞAMASI

"EMBRİYO TRANSFERİ YAPILDIKTAN 12-14 GÜN SONRA KANDA GEBELİK TESTI YAPTIRILIR"

Kanda gebelik testi (B-hCG) embriyo transferinden 12 gün sonra yapılacaktır. Eğer 12.gün hafta sonuna denk gelirse; Cumartesi yapılması gereken test Cuma günü, Pazar günü yapılması gereken test Pazartesi günü yapılacaktır. Ayarlamalar kanınız IVF ünitesinde sabah saat 7:30 ile 09:00 arasında alınacak şekilde yapılacaktır.Eğer şehir dışına çıkarsanız bu testi özel doktorunuza yaptırıp, bize sonucunu bildirebilirsiniz. 6onuçlar size en kısa zamanda (genellikle öğleden sonra) bildirilecektir.

Genellikle test sonuçları ya pozitiftir yada negatiftir. Fakat bazen test sonucu şüpheli pozitif gelebilir. şüpheli pozitiflik 4 durumda görülür:
1- Embriyonun geç fakat normal implantasyonunda,
2- Devam etmeyen gebeliklerde,
3- Ektopik gebelik varlığında,
4- Laboratuar hatasında.
Yukarıdaki durumlardan birinin mevcudiyetinde hCG takiplerinin yapılması son derece önemlidir, İlk testin sonucu pozitif ya da şüpheli pozitif ise 2 gün sonra 2. test yapılmalıdır. Bu test bize gebeliğin normal olarak ilerleyip ilerlemediği konusunda bilgi verecektir. Biz hCG düzeyinin 2 yada 3 günde bir 2 katına çıkmasını bekleriz.

1. Gebelik Testi (+) ise:
Ultrasonografi ile gebeliğin rahim içinde ve normal seyrinde olup olmadığı kontrol edilir.(Dış gebelik, gebelik sayısı vb. belirlemek için) Eğer Progestan kullanılıyor ise devam edilir.
Kendiliğinden ya da tedaviye rağmen uzun süre gebelik oluşmamış çiftlerde yardımcı üreme teknikleri ile sağlanılan gebeliklerde, düşük oranı normalden az da olsa yüksektir. Bu nedenle böyle bir durumla karşılaşıldığında telaşlanmamak gereklidir, Gebelik testinden önce çok az vajinal lekelenme ya da kanamanızın olması anormal değildir. Gebe hastalarımızın yaklaşık %50'sinin gebelik testi öncesi ve hatta sonrasında da lekelenmeleri olmuştur, olumlu düşünmelisiniz.

2. Gebelik Testi negatif (-) İse:
Eğer gebelik testiniz negatif ise ilaç kullanmayı bırakabilirsiniz. Eğer kanamanız başlamadıysa 3-5 gün içinde başlayacaktır. Bu normal adetinizden farklı olabilir (daha hafif veya ağır, daha kısa veya uzun). Eğer bir hafta geçmesine rağmen adet görmediyseniz bizi arayınız.

Yeni bir denemeye uygun zamanda bağlanabilir.
Pek çok kadın IVF ya da mikroenjeksiyonu çok stres verici bulmaktadır. Bu nedenle tedavi süreleri arasında 2-4 ay dinlenmekte yarar vardır.

TÜP BEBEK TEDAVİSİ NASIL YAPILIR ?

In vitro fertilizasyon (Tüp bebek)

Kadının yumurtalıkları uyarıldıktan sonra yumurtalar toplanır. Erkeğin spermleri ile aynı kaba konarak döllenmeye bırakılır. Oluşan embryolar kadının rahimine 2-3 gün içinde yerleştirilir. Tüp bebek işlemi, tüplerin tıkalı olduğu, erkek infertilitesinde ve önceki başarısız IUI denemeleri sonrası tercih edilir. Yumurtalıklar yumurta elde etmek için uyarılır. Önce gonadotropin salgılayıcı hormon (GnRH) analoğu 8-10 gün verilir. Sonrasında günlük human menopozal gonadotropin (HMG) veya follikül uyarıcı hormon (FSH) enjeksiyonu ile yumurtalıklarda çok sayıda follikül gelişimi sağlanır. Yaklaşık 8 gün sonrasında ultrason ile folliküllerin sayısı ve büyüklüğü ölçülür. 1-2 follikül 18 mm çapa ulaştığında human korionik gonadotropin enjeksiyonu yapılır. Yumurta toplama işlemi 36 saat sonraya planlanır.

Yumurtalar transvajinal ultrason eşliğinde toplanır. Ultrason folliküllerin görüntülenmesine ve iğnenin follikül içine doğru itilerek içinde yumurtayı içeren sıvının aspire edilmesine yardımcı olur. Sıvı laboratuvar personeli tarafından incelenir ve yumurta bulunursa inkübatöre konulur. Bu işlem tüm folliküller için yapılır. Yumurta toplama işlemi sırasında ya da hemen sonrasında erkekten alınan menide en kaliteli spermlerin ayrımı yapılır. Yumurta toplamadan yaklaşık 5 saat sonra yumurta ve sperm aynı kapta inkübatöre yerleştirilir. Ertesi gün yumurtalar normal döllenmenin olup olmadığın araştırılması için incelenir. Döllenmiş yumurtalar inkübatörde embryo oluşması için bırakılır. Yumurta toplamadan 2-3 gün sonra özel bir kateter aracılığıyla embryolar kadının rahmine yerleştirilir. Takip eden üç hafta hormon tedavileri verilir, sonrasında gebelik testi yaptırılır. Transferi yapılmayan embryolar dondurularak sonraki uygulamalar için ayrılır.

Intrasitoplazmik sperm enjeksiyonu ( Mikroenjeksiyon)

Tek bir spermin direk olarak yumurtanın sitoplazması içine enjekte edilmesidir. Şiddetli erkek infertilitesi ve önceki konvansiyonel tüp bebek işlemlerinde zayıf veya tam döllenme kusuru olan hastalardaki tedavi seçeneğidir. Yumurtalar aynı tüp bebek işleminde olduğu gibi uyarılır. Yumurtaların dışındaki hücreler soyularak bir damlacık içine yerleştirilir ve sperm de başka bir damlacığa yerleştirilir. Sperm ejakülasyon ile veya şiddetli durumlarda testisten veya epididimden mikrocerrahi teknikleri ile elde edilebilir. Yumurta, tutucu pipet ile sabitlenir. Mikroenjeksiyon pipeti ile bir sperm aspire edilir ve dikkatlice yumurtanın sitoplazmasına enjekte edilir. Bu işlem tüm yumurtalara yapılır. Yumurtalara daha sonra inkübatöre yerleştirilir ve ertesi sabah döllenme açısından kontrol edilir. Döllenmiş yumurtalar daha sonra 24-48 saat daha gelişmeye bırakılır. Sonrasında ince kateterle rahim içine yerleştirilir. Sonraki iki hafta içinde hormonal destek tedavisi geliğin devamı için verilir.

Mikrocerrahi epididimal sperm aspirasyonu (MESA)

Testiküler sperm ekstarksiyonu (TESE)

MESA epididimden spermin aspirasyon ile elde edilmesidir. TESE testisten biyopsi ile spermin elde edilmesidir. Sperm genital yolda düzeltilemeyen bir hasar sonucu ilerleyemediğinde mikrocerrahi teknikle epididimden veya testisten elde edilebilir. Doğuştan vas deferens yokluğunda (CAVD) diğer endikasyondur. Kadının yumurtaları toplandığı zaman içinde erkek ufak cerrahi bir işlem geçirir. TESE/MESA işleminde elde edilen testis dokusunda/epididim sıvısında sperm hücreleri aranır. Varlığında ICSI ile yumurtalara enjekte edilir.

Sperm dondurma ve çözme

Sperm, erkek örnek vermesi istenildiğinde güçlük çıkacağı durumlarda dondurulur. Eğer sperm mikrocerrahi teknikleri ile elde edilmişse fazla sperm invazif işlemi tekrarlamamak için dondurulur. Kanser nedeniyle kemoterapi ya da radyoterapi planlanan hastalarda sperm dondurulabilir. Masturbasyon, testiküler biyopsi veya mikrocerrahi epididimal sperm aspirasyonu ile elde edilen sperm krioprotektan ile birlikte ince pipetlerde sıvı nitrojen içine -196ºC sıcaklıkta konulur. Bu istenilen zamanda çözülerek krioprotektan ayrılarak yardımcı üreme işlemleri için kullanılabilir.

Embryo dondurma

Sıvı nitrojen içinde ileri tarihte kullanılmak üzere embryoların dondurulmasıdır. Embryo transferi sonrası arta kalan embryolar dondurularak saklanır. Eğer hasta gebe kalamazsa sonraki denemelerde bunlar çözünerek transfer edilebilir. Fazla embryolar krioprotektan ile beraber çubuklara aspire edilir ve yavaşça -196ºC ye dondurularak sıvı nitrojene konulur. Embryo tranferi planlandığında tranfer gününden bir gün önce ya da transfer günü bunlar çözünür ve yaşam ve gelişmeleri değerlendirilir; sonrasında transfer gerçekleştirilir.

Tüp bebek Denemesi Başarısız Olanlara 3 Yöntem

Normal yollardan bebek sahibi olamayan çiftler için en umut verici yöntem tüp bebek uygulaması. Ama maalesef bu yöntem her çiftte olumlu sonuçlar vermeyebiliyor. Uzmanlar ise tüp bebek uygulaması başarısızlıkla sonuçlanan çiftlere umut olabilecek 3 önemli yöntem daha olduğunu söylüyorlar.

Çocuk sahibi olmak, her mutlu çiftin hayali. Ancak normal yollardan çocuk sahibi olamayanlar için bu hayalin gerçekleşmesi biraz zaman alabiliyor. Tüp bebek uygulaması ile çocuk sahibi olma olasılığı yükseliyor elbette ama bazen bu yöntem de çiftlerin çocuk sahibi olabilmeleri için yeterli olamıyor. Oysa her geçen gün daha da gelişen tıp teknolojisi farklı 3 yöntemle bu çiftlere umut ışığı olmaya devam ediyor. Uzmanlarımız tekrarlanan tüp bebek tedavilerine rağmen hâla başarılı olamayan çiftler için 3 önemli yöntemi bizlerle paylaştı.

Tüp bebek uygulamasında başarılı olunmadıysa…

Çiftler herhangi bir sebepten dolayı tüp bebek yönteminden başarılı sonuç alamadılarsa onlar için uygulanacak 3 farklı yöntem vardır. Bunlar; Preimplantasyon Genetik Tanı (PGT), Ko-Kültür (Yapay rahim) ve HLA-G5 uygulamasıdır.
Preimplantasyon Genetik Tanı (PGT) :

pgt preimplantasyon genetik tanı

Bebek isteyen çiftlerin dışında, bazı genetik bozukluklara bağlı olarak bebek sahibi olamayan veya sağlıklı bebek sahibi olmak isteyen çiftlere tüp bebek tekniklerinin son gelişmelerinden biri olan PGT yöntemi uygulanır. PGT ile sadece genetik olarak sağlıklı olan embriyolar seçilir ve anne rahmine transfer edilir. Böylece sağlıklı bebeklerin dünyaya gelmesi amaçlanır. Bu yöntem, tüp bebek uygulamalarında elde edilen embriyoların genetik bozukluklar açısından değerlendirilmesine olanak tanır. Pre-lmplantasyon genetik tanı amacıyla embriyo hücresine biyopsi yapılır. Tecrübeli ellerde yapılacak bir biyopsi işleminin, oluşacak bebeğe hiçbir zararı yoktur. Bu yöntemde öncelikle tüp bebek tedavisi planlanır ve yumurtlama tedavisi ile yumurtalar geliştirilir. Elde edilen yumurta hücrelerine sperm hücreleri mikroenjeksyon ile zerk edilir. Elde edilen embriyolardan bir veya iki hücre özel yöntemle alınır ve genetik inceleme yapılır. Sağlıklı olan embriyolar daha sonra rahim içine transfer edilir. Sonuçta taranan hastalıklar açısından sağlıklı olan embriyolardan sağlıklı bebekler dünyaya gelir.
Hangi durumlarda uygulanır?
• Tekrarlayan tüp bebek başarısızlığı durumlarında PGT’ye başvurulur. Çünkü bunun altında yatan sebep embriyolarda bulunan genetik hatalar olabilir. Bu gibi durumlarda çiftlere PGT uygulaması önerilir.
• Bilimsel çalışmalar, 37 yaşından sonra kadın yumurtalarında genetik bozukluk olma olasılığının arttığını gösteriyor. Bu nedenle ileri yaşta PGT’ye başvurulabilir. PGT uygulaması ile genetik bozukluk taşıyan embriyoların anne rahmine konma olasılığı düşer ve hamilelik döneminde genetik bozukluğa bağlı zorunlu kürtaj durumu ortadan kalkar. Bu da kadını psikolojik travmadan korur.
• Ailede hastalıklı bir çocuğun tedavisinde bazen son çare doku uygunluğu olan bir bebekten alınan kordon, kök hücre veya kemik iliği nakli olabiliyor. Talasemi, orak hücreli anemi, hemoglobinopati, lösemi gibi kan hastalıklarında PGT ile doku uygunluğu olan embriyolar seçilir ve elde edilen hamilelikler ile hem sağlıklı bir bebek sahibi olunur hem de hastalıklı olan kardeşin hayatı kurtarılabillr.
• Anne veya baba adayında sayısal veya yapısal genetik bozukluklar tespit edilirse önerilir. Böylece genetik bir hastalığı olan kişilerin çocuklarının genetik olarak normal olması sağlanabilir.
• Tekrarlayan düşük hikayesi olanlara da PGT tavsiye edilir, Çünkü tekrarlayan düşüklerin altında genetik bozukluklar olabilir. PGT uygulaması ile doğru embriyo seçerek düşük riski ortadan kaldırılabilir.
• PGT yöntemi, örneğin X kromozomuna bağlı ortaya çıkan hastalıklarda cinsiyet tayini yapılarak sağlam embriyoları transfer etme imkanı verir.
Ko-Kültür (Yapay rahim)

Ko-Kültür daha çok yapay rahim olarak bilinir. Reglin 21. günü rahim içinden ufak bir doku örneği alınır ve laboratuar koşullarında sağlıklı bir şekilde üretilerek yapay bir rahim içi dokusu oluşturulur, embriyolar bu doku içinde büyütülür. Bu uygulama sırasında kadının kendi rahim içi (endometrium) hücreleri kullanıldığından sarılık, AİDS ve diğer riskli durumlar dışlanabilir. Yaklaşık 5 gün sonra da embriyo rahim içine nakledilir. Yapay rahim içi uygulaması, tekrarlayan tüp bebek tedavilerine rağmen, hamile kalamayan, embriyoları yavaş veya kötü gelişim gösteren çiftlerde uygulanan bir yöntemdir. Standart tüp bebek uygulamalarında embriyoların laboratuar ortamında gelişimi sentetik, kimyasal olarak desteklenir. Yapay rahim uygulamasında İse anne rahminden alınan bu dokuların embriyoları besleyici özelliklerinden yararlanılır. Rahim dokuları embriyonun anne rahmine tutunması için gerekli bazı proteinlerin üretilmesini sağlıyor. Bu sayede tekrarlayan başarısızlık aşılmaya çalışılıyor. Böylece proteinler yönünden oldukça zengin olan ko-kültür sıvıları İçerisinde bulunan büyüme faktörleri ve besleyici maddeler embriyo gelişimini destekliyor. Ayrıca ortamda oluşan antioksidaniar embriyo için zararlı olabilecek artıkları embriyo çevresinden uzaklaştırıyor. Rahim içi dokusunun, regl döneminin 21. günü alınması çok önemidir. Tüp bebek uygulaması bu dokuların alınması ve geliştirilmesinin ardından başlıyor.

Başarı oranı

Tüp bebek denemeleri birkaç kez başarısızlıkla sonuçlanmış çiftlerde kullanılır. Tüm yaş gruplarına aşağı yukarı yüzde 40 oranında hamilelik şansı verilir. Yöntemin hiçbir yan etkisi yoktur. Yasal olan yapay rahim uygulaması dünyanın sayılı merkezlerinde kullanılır.
HLA-G5 uygulaması

HLA-G5, embriyolar tarafından salgılanan ve embriyonun anne rahmine tutunmasında önemli rolü olduğu düşünülen bir proteindir. Normalde vücudun bebeği yabancı bir madde gibi algılamaması, yani bebeğin 9. ayını anne rahminde geçirebilmesi için bu proteine ihtiyaç vardır, işte bu uygulamada en fazla bu proteini salgılayan embriyo seçilerek anne rahmine transfer edilir, iyi kaliteli 6-7 embriyo gelişmesine rağmen, tekrarlayan tüp bebek başarısızlığına uğramış çiftlerde bu metodun kullanılması tavsiye edilir. Bu metodun embriyolar ve doğacak bebek açısından hiçbir tehlikesi yoktur.

Başarı oranı
En az 1 adet yüksek oranda HLA-G5 üreten embriyo belirlenmişse başarı oranı yüzde 70′lere kadar çıkar.

Uzman Hekimin Görüşü :

“PGT Preimplantasyon Genetik Tanı  dezavantajları fazla olan bir yöntemdir”

“Çocuk sahibi olamayan bir çifte Preimplantasyon Genetik Tanı (PGT) uygulamasının yapılabilmesi için elde edilen embriyo sayısının en az beş tane olması önerilir” diye belirten uzman hekimi, sözlerine şöyle devam ediyor: “PGT yapılabilmesi için her embriyodan alınan hücreler, alındıktan sonra sağlıklı embriyo elde etme şansı artırır. Ayrıca genetik sonuçları normal gelen embriyoların bir bölümü laboratuarda geçen zamanda hayatta kalamayabilir. İşlemin diğer bir dezavantajı, oldukça pahalı olmasıdır. Bu nedenle ailesel genetik araştırma için değil de tekrarlayan tüp bebek başarısızlıklarında beşten az embriyo ile hamilelik şansı varken PGT için işlem gören bu embriyolar kaybedilebilir ve çiftin şansı hiç kalmayabilir.

Tüp bebek Ama ne zaman?

“Hamilesiniz…” Tüm yaşantınız boyunca alabileceğiniz en güzel müjde bu olsa gerek. Öyle ya, sevginizin ortak meyvesi olan o minik bedeni nihayet mutlulukla bağrınıza basabileceksiniz…

Peki, ya bu cümleyi doktorunuzdan bir türlü duyamıyorsanız?

Üzülmeyin! Çünkü, günümüzde, modem tıp alanında yaşanan gelişmeler, infertilite yani kısırlık sorununa karşı size pek çok çözüm sunuyor. Bu yöntemlerden en sık başvurulanı, hiç kuşkusuz tüp bebek. Ancak, madalyonun öbür yüzünü de unutmayalım; tüp bebek gereksiz yere uygulandığında pek çok sorunu da beraberinde getiriyor! işte, bu sorunlardan yola çıkan uzmanlar, Antalya’da düzenlenen “5. Türk- Alman Jinekoloji Kongresi’nde” tüp bebek yöntemini tüm detaylarıyla ele aldılar.
Ülkemizde çiftlerin yaklaşık yüzde 15′i, “infertilite”, yani kısırlık sorunuyla savaşmak zorunda kalıyor. Günümüzde tıp alanında yaşanan gelişmeler sayesinde, bu çiftlerin yaklaşık yüzde 80′i, tedaviyi kesmedikleri takdirde çocuk sahibi olabiliyor. İnfertilite tedavisi çoğunlukla pahalı, uzun süreli ve sabır gerektiren bir süreci kapsıyor. Ancak ülkemizde bazı merkezlerde, kısırlık tedavisinde tüp bebek yöntemi tek çözüm gibi sunuluyor. Dolayısıyla diğer geleneksel yöntemlerle rahatlıkla çözülebilecek sorunlarda da “tüp bebek” uygulamasına başvuruluyor. Oysa bu yöntem tek çözüm olmadığı gibi, bir seferde maksimum yüzde 30 – 40 civarında hamilelik oranı sağlayabiliyor. Yani, çocuk sahibi olmakta zorlanan çiftlerin yaklaşık yüzde 60′ı, aslında tanısal metotlarla, öncül tedavilerle veya başka yöntemlerle sorunlarına çözüm bulabiliyor. Üstelik bu yöntemlerle çözüme tüp bebek uygulamalarından çok daha ekonomik rakamlarla ulaşılıyor.

Peki, o zaman infertilite sorunu yaşayan çiftlere tüp bebek yöntemi ne zaman uygulanmalı?


Çiftler kendileri için en doğru olan tedavi yöntemini nasıl seçmeli? İşte yanıtları…
Sorun ve çözümü sorgulanmalı

Günümüzde çocuk sahibi olamayan çiftlerin önemli bir kısmı, maalesef kısırlığa yol açan sorunun ne olduğu hakkında yeterli bir bilgiye sahip olamıyor. Bu eksiklik, çoğunlukla, başvurulan tıbbi hizmet birimlerinde kendilerine yeterli zaman ayrılamaması ve sorunlarıyla ilgili açıklamaların yapamamasından kaynaklanıyor. Oysa, tüp bebek yönteminde başarılı sonuç alınabilmesi için yeterince araştırmadan, bilgilenmeden ve sorgulamadan tedaviye başlanmaması gerekiyor. Dolayısıyla çocuk sahibi olmak isteyen çiftler her şeyden önce tedavi merkezin başarı oranını araştırmaları gerekiyor. Bu da ancak hasta, doktor ve hizmeti veren sağlık kuruluşu arasındaki güçlü işbirliğiyle gerçekleşebiliyor.

Her çifte özel tedavi!

Dikkat edilmesi gereken önemli bir noktada; çifte hangi tedavinin uygulanması gerektiği. Uzmanlara göre; infertilite tedavisinde istenilen sonuca ulaşabilmek için kısırlık sorunu olan her çift kendi özelliklerine göre değerlendirilmeli. Çünkü, bir çiftte son derece başarılı sonuçlar sağlayan yöntem, başka bir çiftte aynı etkiyi sağlayamıyor. Bu, tüp bebek yöntemi için de geçerliliğini koruyor. İşte, bu gerçekten hareket eden uzmanlar, günümüzde her çifte en uygun tanı ve tedavi yolunun bulunmasına yönelik çalışmalar yapıyor. Tedaviye başlamadan önce çiftin yaptırdığı tetkikler, kendilerine uygulanan yöntemler ve bunların kaliteleri, süreleri mutlaka göz önüne alınıyor. Bu değerlendirmelerin ardından çifte, tüp bebek yönteminin uygulanıp uygulanmayacağına karar veriliyor. Tedavi, kısırlık süresiyle, eşlerin aile yapısı ve aile içi ilişkileri, sosyal, ekonomik ve psikolojik faktörleri, diğer tedavilerden aldıkları sonuçlar, hatta yaşadıkları yerin tedavi merkezine uzaklığı göz önüne alınarak planlanıyor. Bu sayede tekrar aynı uygulamalara başvurulmuyor ve buna bağlı maddi, psikolojik kayıplar önleniyor.
Ne zaman tüp bebek?

Tüp bebek pahalı, çoğul veya dış gebelik, düşük gibi riskleri olan bir yöntem. Çiftler, çok çabuk vazgeçip tedaviyi yarım bırakabiliyor. Dolayısıyla tüp bebek tedavisine başlamadan önce uzmanların 2 soruya yanıt aramaları gerekiyor: Kendiliğinden oluşabilecek hamilelik için yeterli zaman tanınmış mı?

Etkinliği gösterilmiş, yan etkileri az, ekonomik olan geleneksel yöntemler uygulanabilir mi?

Doktorların, ancak bu sorulara verdikleri yanıtlardan sonra tüp bebek yöntemine karar vermeleri gerekiyor.
Yaş sınırlaması yok, ancak…

Peki, tüp bebek yöntemi hangi yaştakilere uygulanıyor?

Uzmanlar, bu sorumuza şöyle yanıt veriyor: Tüp bebek yönteminin uygulanmasında herhangi bir yaş sınırlaması getirilmiyor. Hamile kalmasını kesin olarak engelleyen ve gerek medikal gerekse cerrahi yöntemlerle düzeltilemeyen bir sorun söz konusu olduğunda kişinin genç ya da ileri yaşta olması dikkate alınmaksızın tüp bebek yöntemi uygulanıyor.

Bu sorunların neler olduğuna gelince…

Erkeklerde sperm kalitesinin düşük olması, sperm sayısının ciddi derecede az olması ya da hiç bulunmaması, tüp bebek yöntemine başvurma nedenleri arasında yer alıyor. Kadının her iki tüpünün tıkalı olması gibi kendiliğinden hamilelik oluşmasını engelleyecek durumda ya da nedeni izah edilemeyen infertilitede de yine tüp bebek yönteminden yararlanılıyor.
Tüp bebek tedavisinin şeklini ve zamanını belirleyen en önemli etkeni; yumurta sayısı azaldığı için kadının yaşı ve eşlerin tetkiklerinde ortaya çıkan sağlık sorunları oluşturuyor. Genç çiftler başvurduğunda, 35 yaş öncesi hamileliğin oluşumunu engelleyecek ciddi bir sorun yoksa, öncelikle diğer geleneksel yöntemlerin uygulanması gerekiyor. Yoksa çift, tüp bebek yöntemiyle gereksiz yere yıpranıyor ve ciddi oranda maddi kayıplara uğrayabiliyor. Bunun aksine, geç yaşta evlenen çiftlerin diğer yöntemlerden sonuç alamadıklarında, bu uygulamaları defalarca tekrar ederek zaman kaybetmeleri yerine, tüp bebek yöntemine geçiş yapmaları gerekiyor.

Katagori Tüp Bebek, Tüp Bebek Merkezleri | Henüz Yorum Yapılmamış »
Uzmanlar Türkiyede Tüp Bebek İçin Ne Diyor?
Yayınlanma Tarihi : Ekim 6th, 2010 Yazar : klavuz

Türkiye için durumun ne olduğunu kısırlık tedavisi ve tüp bebek çalışmaları yapan merkezlerin uzmanlarına sorduk.

Kendilerine iki soru yönelttik:

1. Ülkemizdeki erkeklerin sperm oranında bir düşüş var mı? Varsa neye bağlıyorsunuz?

2, Sizce kök hücre tedavisi alternatif bir hamilelik yöntemi olabilir mi?
Uzmanlarımızın verdiği yanıtlar:

ilk uzmanımıza göre; “Tıp dünyası mutlaka başaracaktır”

1. Yıllardır böcek ilaçlarının, J kurşun ve kadmiyum gibi bazı ağır metallerin testisin işlevini bozduğu, çok sıcak ortamlarda çalışan erkeklerin, örneğin ağır metal işçilerinin, uzun yol şoförlerinin ve hamamda çalışanların sperm kalitelerinin bozulduğu biliniyordu. 2003 yılında İtalya’da yapılan araştırmalar sonrasında, çevresel kirliliğin spermi olumsuz etkilediği yönünde yıllardır şüphede kalan fikirler de netleşti. Ayrıca yapılan son araştırmalar, egzoz dumanının sperm hareketlerini azalttığını ve spermde hamileliği sağlayan ileri hareketlilik ile hareket hızını azalttığını ortaya koydu. Devamlı oturur pozisyonda çalışmanın belden aşağıdaki bölgede ısıyı çok artırdığı ve bunun da spermi bozduğu tespit edildi. İşte tüm bu faktörlerin etkisiyle spermlerin sayısında, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yüzyıl öncesine nazaran yaklaşık yüzde 50 azalma var.

2. Günümüzde sperm sayısının düşmesiyle ilgili maalesef çok fazla tedavi seçeneği yok. ilaçlar ve ameliyatlar genellikle başarısız oluyor. Bu nedenle tüp bebek merkezimize başvuran çiftlere aşılama veya mikroenjeksiyon yöntemlerini uyguluyoruz. Henüz bilimsel araştırma düzeyinde olan bu tedavi yöntemi bizi heyecanlandırıyor. Çünkü bundan 25 yıl önce bile tüp bebeğe hayal diye bakıyorduk. Ancak şimdi tüp bebek konusunda çok başarılı çalışmalar gerçekleştiriliyor. Dolayısıyla kök hücre tedavisiyle ilgili araştırmalar başarıyla tamamlanırsa ki tıp dünyası bunu mutlaka başaracaktır, spermsiz doğumun ileride alternatif bir yöntem olacağını düşünüyorum.

İkinci uzmanımıza göre; “Bir şey söylemek için çok erken”

1. Son yıllarda, kısırlık nedeniyle tüp bebek merkezimize başvuran çiftlerde artış var hiç kuşkusuz. Ancak bunun
nedenini sperm sayısının azalmasına bağlayamayız. Ben bu artışı, tedavi fiyatlarının düşmesi, insanların bilinçlenmesi ve bu tür tüp bebek merkezlerin artık daha rahat ulaşılabilir durumda olmasına bağlıyorum. Sperm sayısının düştüğünü savunanlar olsa da, bunun tam tersini düşünenler de var. Dolayısıyla tıp dünyasında ortak bir karar olduğunu söylemek yanlış olur. Örneğin Singapur’da yapılan çalışmalarda sperm sayısında düşüş tespit edilmemişken, Yunanistan’da ise erkeklerin spermlerinde azalma olduğu belirlenmiş. Amerika’da gerçekleştirilen araştırmalar da sperm sayısında bölgesel farklılıkların mevcut olduğunu ortaya koyuyor. Bu da bize sperm sayısında ırk, mevsim, coğrafi bölge ve meslek grubunun etkili olduğunu gösteriyor.

2. Kök hücre tedavisi henüz araştırma safhasında. Şu an bir şey söylemek için çok erken.

Üçüncü uzmanımıza göre; “Kök hücre tedavisinin sakıncaları olabilir”

1. Çevre kirliliği, hayat şartlarının yarattığı stres gibi etkenler, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de sperm sayısının düşmesine yol açıyor. Dolayısıyla tüp bebek merkezlerine başvuran çiftlerin sayısında artış gözleniyor. Ancak merkezlere başvuran erkeklerin sayısındaki artışın bir başka önemli nedeni de, artık bu konuda utangaçlık duygusunun ortadan kalkması. Eskiden kısırlık sorunu erkekten kaynaklandığında hasıraltı ediliyordu. Günümüzde ise erkekler bilinçlendiği için artık utanmıyor ve tedavi olmak için hemen bir doktora başvuruyor. Menisinde spermi olmayan erkeklerin testislerinden sperm bulup, mikroenjeksiyon yöntemiyle hamilelik elde edilebiliyoruz. Ancak testisinde de sperm yoksa, bu konuda yapabileceğimiz bir şey maalesef yok.

2. Kök hücre tedavisi ise çok yeni bir yöntem ve henüz bilimsel deney aşamasında. Sonuçları hakkında elimizde yeterli veri yok. Bu yönteme ilerisi için potansiyel bir yenilik olarak bakmamız, ancak çok fazla da bel bağlamamız gerekiyor. Çünkü yöntemin tıbbi açıdan sıkıntıları var. Örneğin kök hücre tedavisiyle doğacak bebeklerin ileride ne gibi problemlerle karşılaşabileceğini bilmiyoruz.

Dördüncü uzmanımıza göre ise; “Umut veren bir gelişme”

1. Hava kirliliği ve egzoz dumanının, özellikle erkeklerde sperm faaliyetlerini azalttığı ve hatta durdurduğu biliniyor. Bir başka sorun da, hormonlu besinler. Fazla tüketilen hormonlu besinler, özellikle etler, erkekte östrojen hormonunu artırarak sperm faaliyetlerini baskılayıcı rol oynuyor. Bunların yanı sıra manganez, civa ve kurşun atıklarıyla, kirlenen denizlerden temin edilen midye ile karides gibi kabuklu mahsuller ve yağ dokusu fazla olan somon balığında bu gibi atıklar depolanıyor. Dolayısıyla bu tür besinler sık yenildiğinde sperm sayısını olumsuz yönde etkiliyor. Ayrıca dar pantolonlar spermin oluşmasıyla ilgili hücrelere baskı yaparak sorun yaşanmasına neden olabiliyorlar. Çağımızın bir başka sorunu da, stres. Yoğun yaşam temposu arasında stresin etkisi altında kalan erkeklerde zamanla psikolojik bozukluklar gelişebiliyor. İşte bu noktada kullanılan antidepresanlar da yine sperm faaliyetlerini azaltan etkenler arasında yer alıyor.

2. Tüm dünyada klonlamanın önü kapandığı için, bilimadamları kök hücrelerinin sperme dönüştürülmesi için çalışmalar yürütüyorlar. Kök hücre, vücudun birçok dokusunda bulunup her türlü hücreye dönüşebilme özelliğine sahip. Bu özellik, kök hücrelerin sperme dönüşebilme olanağını sağlıyor. Önemli olan, bu kök hücrelerin sperm yerine kullanılabilmeleri sırasında meydana gelebilecek birtakım zorluklarla başa çıkmak. Yani, kromozom sayısının yarıya indirilmesi, yaşatılabilmesi ve sperm yerine yumurtayı dölleyebilme kapasitesinde ne denli başarılı olunabileceği önemli. Bilimsel çalışmalar sonucunda belki de yakın gelecekte sperme ihtiyaç kalmadan çiftler çocuk sahibi olabilecekler”

Tüp Bebek Tedavileri

Tüp Bebek tedavisi Nedir?


Tüp bebek tedavisi çocuk sahibi olmak isteyen çiftten anne adayından belli bir ilaç yüklemesi yapıldıktan sonra tüp bebekalınan yumurtalar ile baba adayından alınan ve laboratuar ortamında yıkanarak temizlenerek içlerinden  en iyileri seçilen spermlerin gene laboratuar ortamında medyum denilen kapların içinde rahim içindeki sıvılara benzeyen sıvılar içinde döllenmeye bırakılmasıdır. Medyumlar halk arasında tüp olarak adlandırılır.Yumurta ve spremler bu sıvının içinde aynen rahim kanallarındaymıs gibi birbirlerini bulup döllenir ve embiryo oluştururlar. Embiryolar birinci gün 2 hücre ikinci gün 4 hücre 3 gün 8 hücreye gibi her gün birbirinin katları şeklinde çogalma işlemi başlatırlar. Embiryolar ikinci gün anne rahiminin içine transfer edilirler. Bu işleme tüp bebek tedavisi işlemi denir. Tüp bebek tedavisinde embiryoların tutunup tutulmadığı transfer işleminden 12 gün sonra yapılan hamilelik testi ile anlaşılır.Tüp bebek tedavisinde hamilelik testi hem kanda hemde idrar testi olarak iki şekilde yapılır.


Mikroenjeksiyon nedir.? Tüp bebek tedavisinden farkı nedir?


Mikroenjeksiyon işlemi Tüp bebek tedavisinin bir ileri aşaması olarak adlandırılır. Daha çok sperm sayısı az olan hastalarda başlangıçta yapılmasına karşın daha çok başarılı olduğundan artık tüp bebek tedavisi dendiğinde direkt olarak bu işlem yapılmaktandır. Tüp bebek tedavisinde de artık bir adet sperm alınarak yumurtanın içine döllenmesi beklenmeden enjekte edilmekte ve bu şekilde embiryo haline gelmesi beklenmektedir.

Tüp bebek genellikle hastanelerde üremeye yardımcı teknik  (ÜYT )olarak ya da İngilizce adının baş harfleri nedeniyle (ART ) olarak geçer Tüp bebek tedavisinde amaç amaç,normal birleşme ile yumurtaya ulaşamayacak ve onu dölleyemeyecek kadar zayıf özellikteki bir spermin, tüp bebek tedavisi işlemi ile vücut dışında,direk yumurta içine verilmek suretiyle gebeliğin gerçekleşebilmesidir.


Tüp bebek tedavisi ne zaman yapılmalıdır?

Tüp bebek tedavisi çiftler bir yıl çocuk sahibi olmak için bekledikten sonra normal yolla çocuk sahibi olmadıklarında mutlaka kısırlık konusunda uzman bir doktora veya tercihen bir tüp bebek merkezine kontrole tüp bebekgitmelidirler.

Anne ve baba adayının kontrollerinin yapılması herhangi bir sorununun olup olmadığının incelenmesi gerekir. Kısırlık şüphesi olan Anne adayının kontrolleri:

   1. Âdetin ikinci günü kanda LH FSH E2  ve inhibin B testlerinin yapılıp yumurta rezervlerinin durumuna bakılır ,
   2. Troid bezlerinin düzgün çalışıp çalışmadığına bakılması gerekir. Serbest T3 ,T4  ve  TSH  ve diğer üremeye etkili hormonlar olan DHEA, Androstenedion, l7hidroksiprogesteron, serbest testosterona bakılır.
   3. Rahim filmi ile yumurtalık kanallarının açık olup olmadığının kontrolunun yapılması gerekir.
   4. Prolaktin hormonunun düzgün çalışıp çalışmadığına bakılmalıdır.

Baba adayından da sperm örneği alınarak spermlerde herhangi bir sorun olup olmadığının kontrolü yapılır. Eğer görünen önemli herhangi bir sorun yok ise (yumurta kanallarının tıkanıklığı, spermlerin çok az olması yada hiç olmaması gibi) tüp bebek tedavisine hemen geçilmez.


Sperm kontrolu ;Aşılama,Tüp bebek tedavilerinde Semen analizi nasıl verilir.?


tüp bebekSperm örnegi verebilmek icin erkeğin en az 3 günlük cinsel ilişkide bulunmaması  gerekmektedir.Laboratuarda yada Merkezde özel sperm verme odasında sperm örnegi istenir.

Sağlıklı bir sperm tahlil sonucu 3 hafta ila 2 ay ara ile  en az 3 defa istenilerek alınan sonuçlardır.Semen analizin sonuçlarında en az 20 ml olmalı ve içinde canlı sperm hücresine rastlanmalıdır.

Aşılama ve tüp bebek tedavilerinde alınan spremler özel bir işleme tabi tutularak yıkanır ve içlerinden iyileri seçilir.

Tüp bebek uygulanmasini gerektiren durumlar:

Tüp bebek tedavileri aşılama uygulamalarının başarısız olması,kısırlık nedeninin açıklanamayan olması,tüplerin tıkalı olması,over yetmezliği olanlarda,endometriozis rahatsızlığı olanlarda, doğuştan vajen anomalisi olanlarda ,vajinismus sorununda,genital tuberküloz geçiren kadınlara uygulanır.Erkeklerde tüp bebek tedavisi erkekte; sperm sayısının her türlü azlığında , uygun seksüel ilişkide bulunamayanlarda ve klasik tedavilerde başarılı olamayanlarda kullanılır.

Tüp bebek tedavisine geçilmeden önce :

1.Kadında yumurta gelişimi takibi yapılarak anne adayının yumurtalarının döllenme için çatlayıp çatlamadığına bakılır.

2.Herhangi bir sorun varsa tedavi için doktorun öngördüğü ilaçlarla bir iki ay hasta takip edilir.

3.Herhangi bir gelişme yoksa Aşılama tedavisine geçilir

4. İki ya da 3 ay süre ile 3 defa yapılan aşılama tedavisinden sonra herhangi bir sonuç alınmaz ise hastaya tüp bebek işlemine geçilmesi önerilir.

Dış Gebelik (Ektopik Gebelik)

Embryonun rahim içinden başka bir yere tutunarak gelişimine devam etmesidir. Erken fark edilmezse bulunduğu dokuda kanama ve yırtılma oluşturarak batın içi kanamalara sebep olur. Acil ameliyatlara ve hatta hayatı tehdit eden durumlara sebep olabilen bir patolojidir.

Yaklaşık 100 gebelikte bir sıklıkla karşımıza çıkar. Yardımcı üreme teknikleri ile yani tüp bebek uygulaması ile de ortaya çıkabilir.

Sebebi tam olarak bilinmemekle beraber yumurtalık kanalına ait problemler ile yakın ilişkili olduğu düşünülür.

Belirtiler:

Adeti gecikmiş ve B HCG değerinin yükselmesine rağmen rahim içinde ultrason ile gebelik kesesinin görülmemesi hekimi uyaran ilk bulgudur.

Kadında kasık ağrısı, kanamalar olabilir ayrıca yırtılmış ve batın içi kanamanın başladığı dış gebelik durumlarında ise ani tansiyon düşmesi ve baygınlık ortaya çıkabilir. Bu durumda acil cerrahi müdahale gerekir.

Erken tanı çok önemlidir.

Erken tanı ile bulunduğu yerde gelişmesi durmuş dış gebelik sadece izlem ile gerileyebilir.

Beta HCG kan seviyeleri ile ultrasonografi bu konuda yardımcı tetkik yollarıdır.

İlaç tedavisi ile bazı uygun durumlarda gebelik ürününün yok olması sağlanabilir. (Metotreksat)

Dış gebelik bulunduğu yerde gelişmesine devam ediyor ise laparoskopik cerrahi ile temizlenebilir.

Sıkça görüldüğü yerler.

    * -Yumurtalık kanalları
    * -Yumurtalık üzeri
    * -Rahim ağzı kanalıdır.

Kadın İnfertilitesi (Kısırlık)

OVER REZERVİNİN DEĞERLENDİRİLMESİNDE YENİ BELİRTEÇ AMH


Over, yani yumurtalık rezervi değerlendirilmesinde son yıllarda FSH ve estradiol kombine olarak adetin iki veya üçüncü gününde bakılır ve bu sonuçlar ultrasonda over iç yapısının yani yumurta rezervinin antral folikül sayımı ile uyumuna bakarak rezerv hakkında bilgi sahibi olmaya çalışırdık.

Ultrason ile değerlendirme çok değerlidir. Tüp bebek tedavisi yaptığımızda kaç yumurta elde edebileceğimizi tedaviden önce yüksek hassasiyetle ölçebiliyoruz. Buna göre overler grade 1,2,3 ve 4 olarak en yüksek rezervli olguyu işaret eden grade 4 e kadar derecelendirilir. Son yıllarda antimüllerien hormon az cevap alacağımız olguları belirlerken hiperstimülasyon sendromu denilen polikistik overli olgularda karşılaştığımız problemin de önceden ön görülebilmesinde önem kazanmaktadır.

Anti müllerien hormon  (AMH) nedir?

Transforming Growth Factor-b (TGF-b) ailesinin bir üyesidir.
Bu grup hormonlar dokulardaki gelişme ve farklılaşmada rol oynamaktadırlar.
AMH, erkeklerde testisin Sertoli hücreleri tarafından, kadınlarda ise over granulosa hücreleri tarafından üretilmektedir. Fetusta uterus, fallop tüpleri ve üst vajina bölümlerinin başlangıç dokusu olan Mullerian kanalların gerilemesine neden olmaktadır. AMH, postpubertal erkeklerde spermatogenesisin düzenlenmesinde, üretken yaştaki kadınlarda da follikulogenesisin düzenlenmesinde önemli rol almaktadır.

Kadınlarda AMH’nin Salgılanması ve Fizyolojik Rolü?


Normal bir kadında AMH seviyesi, puberte başlangıcına kadar oldukça düşüktür. Bundan sonra, AMH düzeyi menapoza kadar 2-5 ng/ml gibi düşük düzeyde kalır ve menapozdan sonra da saptanamayacak kadar düşer. Erişkinde, kadın ve erkek değerleri birbirine yakındır (2-5 ng/ml).
AMH primer folliküllerin granuloza hücrelerinin oluşumundan hemen sonra, neonatal yaşam boyunca salgılanır. Bundan sonra, sekonder preantral folliküllerin granulosa hücreleri, prepubertal dönem ve estrogen siklusu sırasında da küçük antral foliküller tarafından salgılanır.
Son bulgular, AMH’nin üreme çağındaki kadında önemli olduğunu göstermektedir. AMH, primordial follikül havuzun azalmasında, folliküllerin primordial safhadan büyüme safhasına geçiş hızının düzenlenmesinde önemli role sahip görünmektedir. AMH, primordial follikül havuzunun tüketilme hızını yavaşlatarak koruyucu rol oynamaktadır. AMH, erken antral dönemde de, FSH’a bağlı follikül büyümesini inhibe ederek, foliküllerin büyüme hızını düzenlemektedir. (Durlinger et al, 2001). AMH’nin follikül oluşumundaki düzenleyici rolü, ESHRE, Berlin 2004’te tekrardan vurgulanmıştır.
Serum AMH düzeyi, normal menstruel siklus döneminde önemli oranda değişmemektedir. Folliküler, mid-siklus ve mid-luteal dönemlerde düzey birbirine yakın bulunmuştur.


Bilindiği gibi, hipofiz hormonları olan FSH ve LH, gonadların faaliyetinde etkilidirler. Ancak bunlar, dolaylı markerlardır. AMH ve İnhibin B, direkt olarak testis ve overlerde üretildikleri için, testis ve over fonksiyonlarını doğrudan göstermektedirler.
Ayrıca FSH, menstruasyon döneminde değişkenlikler ve oynamalar göstermektedir. Menapoza geçiş döneminde de değişkenlikler sürmektedir. AMH ve İnhibin B ise daha stabil olup, daha güvenilir bir gösterge özelliğinde olan markerlardır.


Anti-Mullerian Hormon Düzeyinin önemli özelliği, spontan menstruel siklusta büyük dalgalanmalar göstermemesidir


AMH düzeyinin, menstruel siklus boyunca FSH, LH ve estradiole göre sabit kalıp kalmadığını araştırmak için çalışma yapılmıştır. Bu amaçla, 44 fertil ve düzenli siklusa sahip gönüllü kadından menstruel siklus boyunca kan örnekleri alınarak, FSH, LH, estradiol ve AMH ölçümleri yapılmıştır. Ölçümler yedi siklus dönemine dağıtılmıştır. Ölçümler sonucunda, AMH verisine uyan sinus paterninin istatistik olarak belirgin olmadığı (p=0.40) görülmüştür. FSH, LH ve estradiol sinus paternleri ise belirgin olarak yüksektir. Sonuç olarak tam menstruel siklus boyunca ölçülen AMH düzeyinin, FSH, LH ve estradiolün  aksine önemli dalgalanmalar göstermediği, AMH’nin over rezervini ölçmede siklustan bağımsız güvenilir bir marker olduğu görüşüne varılmıştır